Friday, March 31, 2006

Kitap Sobesiiiii:)

Biriktirdim sobeleri öyle yazıyorum:) sevgili MaviMartı beni sevdiğim kitaplar konusunda ve Yasemin'cim ise çocuk kitapları konusunda sobelemişlerdi..Ben de iki sobeyi birleştirip yazıyorum:) Benim kitaplarım ve bebelerimin kitapları:)

Okumaktan zevk aldığım kitaplardan bazıları...
1. Paul Auster'ımın tüm kitaplarını büyük keyifle okurum
2. Vincent Van Gogh - Theo'ya Mektuplar
3. Fred Davis - Moda, Kültür ve Kimlik
4. Boris Vian - Günlerin Köpüğü
5. Octavio Paz - Düşler Boyunca Yaratmak
6. Sempe/Goscinny - Pıtırcık Serisi
7. Patrick Süskind - Koku
8. Buket uzuner - Kumral Ada Mavi Tuna
9. John Berger - Görme Biçimleri
10. Oruç Aruoba - Tümceler (Bülo'nun bana çıkarken hediye ettiği ilk kitap:)

Şimdi de bebelerimin kitapları:))
1. Dr. Spencer Johnson - Peynirimi Kim Kaptı?
2. Mark Birchall - Partide Sürpriz
3. Max Velthuijs - Kurbağa ve Yabancı
4. Behiç Ak - Kedi Adası
5. Gabriella Buckingham (illüstratör) - Five Little Ducks (vak vak ses çıkarıyor:)
6. Net Çocuk - İlk Adımlar Dizisi: Hayvanlar
7. SpongeBob Dergisi
8. İlk Ansiklopedim - Eşyalar
9. Pıtırcık Serisi - tarafımdan okunuyor
10. Boyama Kitapları

Son zamanlarda kitaplarımı otobüs ya da dolmuşta seyahat ederken okuyabiliyorum..akşamları yemek faslından sonra yaptığım kitap okuma girişimlerim ise iki ufaklığın kucağıma zıplaması ile son buluyor.. Onlar uyuduğunda ise çizim yapmak durumunda olduğumdan dolayı kitap okumak için en uygun mekan yollar oluyor...

Friday, March 24, 2006

Pino'nun Evrimi


Gece çalışırken genelde sıcak birşeyler içerim..en büyük zevkim kendime küçük bir kahve molası verip hem kafamı hem de elimi kolumu dinlendirmektir..geçen gece de aynı şekilde kendime birşeyler hazırlamak için mutfağa gittim..su ısıtıcısının suyu kaynatmasını beklerken pencere camından yansıyan görüntümü görüp dehşete kapıldım.. korkunçtum!!..bir an kendimden nefret ettim..aklıma evliliğimin ilk yılları geldi..evin içinde sanki baloya gidecekmiş gibi giyinir yalnız bile olsam hafif bir makyaj ile yüzüme renk verirdim..şimdi niye böyle korkunç bir şekilde kendimi bıraktım bilemiyorum..Aslında çalışırken rahat olmayı sevgili alık kıyafetlerimle yumuşacık bir ortamda çizim yapmayı seviyorum..fakat bu uyumsuzluk niye??? Belki de Bülent kendini sudokuya kaptırmakta haklı..sudoku japon bir kız da olabilirdi ühü...ama karar verdim..bundan sonra sevimli ev kıyafetleri ayarlayıp onları giyeceğim:) paspallığa son:))..bunu en azından kendim için yapmam lazım..yoksa her gece mutfak camındaki görüntüm en sıkı korku filmlerine bile taş çıkartacak:))
KÜÇÜK BİR NOT: Bloglar aleminde yaşanılan bazı tatsızlıklar nedeniyle önlem olarak yorumlar önce benim e-mail adresime gelecek ve daha sonra yayınlanacaktır....şimdiden herkese teşekkürler...

Monday, March 20, 2006

Köşeme buyurunuz...

Ben artık köşe çizeri oldum:) Köşemi ziyaret etmek için burayı tıklamanız ve daha sonra alt sağ tarafta göreceğiniz süper vesikalık artist çizimimi tıklamanız gerekiyor:) Daha öncede bahsetmiştim..dergideki ilk yazım ve çizimim yayınlandı..bu ise internet sitesindeki ilk köşe yazım:) Hepinize sevgilerle...Köşe minderi Pino...

Monday, March 13, 2006

Bu da Pinoko...


Vallahi içim sıkılıyor..hep tombik Pino, hep tombik Pino yetti ama..ben de şöööyle güzel, çekici ve bakımlı olmak istiyorum..O nedenle Pino'yu sadece bu güne özel olmak üzere küçük bi estetik operasyondan geçirdim:)..
Bu çizimin çıkış noktası aslında bende ki Manga merakı...
Manga nedir bilmeyenler için söööleyeyim Japonların çizgi roman sanatına deniyor.. Ben son günlerde internette bulunan Manga sitelerini gezip konu ile ilgili bulduğum herşeyi okuyorum, çizim yöntemlerini inceliyorum...baktım bu tarz çalışmak çok hoşuma gidiyor hemen Pino'yu Manga çizim kurallarına uyarak yeniden yorumladım..Adını da Pinoko koydum:) Umarım beğenmişsinizdir:))))

Sunday, March 12, 2006

Dört çarpı Dört


Arzum ve Eda dörtler konusunda sobelemişlerdi beni taaaaa geçen haftalarda.. ancak bugün fırsat bulup yazabiliyorum..bende anlamıyorum zaman nasıl akıp gidiyor..hatta şu anda bile sürekli Bülent'e "tamam geliyorum" demekten fenalık geldi içime...neyse fazla uzatmadan yazayım dört çarpı dörtleri..

YAPTIĞIM 4 İŞ

1. Kongre ve fuar hostesliği (üniversite öğrencisi iken..)

2. Çocuk bakıcılığı (1 gece:) yine öğrenci iken..)

3. Bebek ve Çocuk moda tasarımı (7.5 yıldır)

4. Köşe çizerliği (yeni başladım:)

DEFALARCA İZLEYEBİLECEĞİM 4 FİLM

1. Blues Brothers

2. Amelie

3. Pulp Fiction

4. Fifth Element

YAŞADIĞIM 4 YER

1. 1975-2001 Ankara

2. 2001-2002 Sivas

3. 2002- halen Ankara

4. ..........

İZLEDİĞİM 4 TV PROGRAMI

1. Scrubs

2. South Park

3. Avrupa Yakası

4. Televizyon Makinası

TATİL İÇİN GİTTİĞİM 4 YER

1. Kaş

2. Datça

3. Amasra

4. Olimpos

EN SEVDİĞİM 4 YİYECEK

1. Makarnaaaaaaa:)

2. Patates Kızartması

3. Her türlü yeşil ot

4. Ayçiçeğinin üzerinden çekirdek yemek

HEMEN ŞİMDİ OLMAK İSTEDİĞİM 4 YER

Şu anda tek istediğim yatağıma yatıp uyumak....

Hmmm..çabuk bitti..ama ben yorgunluktan ne yazdığımı bile hatırlamıyorum..bu arada sudoku konusundaki gelişmeleri yazmadan geçemeyeceğim..bana önerilmiş olan "çözer gibi yap salla gitsin" tavsiyelerine uyup kafama göre döşemiştim rakamları..sonuç: bülent tabi ki görüp incelemiş..uzun süre dalga geçti benle..zaten çözmeyi bile beceremiyosun ne diye eleştirip duruyosun diye...bende bıraktım ipin ucunu..bu meretin olimpiyatı bile varmış..belki ona yollarım:)

Thursday, March 02, 2006

Düşünce Hırsızları!!!


Dün sevgili Tijen İnaltong’un blogunu ziyaret ettiğimde euroturk adlı sitenin popüler yemek bloglarında bulunan tarifleri ve fotoğrafları blog sahiplerinden izin almaksızın ve referans göstermeksizin birebir kopya ederek yayınladığını ve bunun fark edilmesi sonucu yapılan uyarılar ile tarifleri apar topar kaldırıp karşılığında saçma sapan yazdıkları bir bahaneyi (google’dan tarayıp yazmışlar!!..) okudum..Oldukça yüzsüzce ve pişkince yazılmış ve özür dileme mahiyetinde bile olmayan bir yazı..
Ben kendi adıma düşününce böyle bir zihniyeti kavramakta güçlük çekiyorum..tasarım ile uğraşan biri olarak yaptığım işlerde değil kopya, piyasadaki herhangi bir ürüne benzemesi bile bende aşırı rahatsızlık uyandırır..oysa tekstil sektöründe çalışanlar bilirler..çoğu firma genelde koleksiyonlarını fuarlara gidip oradaki modelleri birebir kopyalayarak oluşturur..hızını alamayanlar ünlü ve popüler mağazalardan alışveriş yaparlar ve zaten iyi satan modellerin kalıplarını çıkartarak yine aynı şekilde hırsızlıklarını başarıyla tamamlayıp ürünlerini mağazalarında satışa sunarlar..Ne kadar güzel bir hayat..başkaları didinsin çabalasın..para ve emek harcasın..diğer akıllılar ise zaten bitmiş olan işin üzerine hop diye yatsın..
İnternet ortamındaki eserler için durum daha da vahim ve korunması zor bir konumda..
Peki bu kadar kolay mı büyük emek ve özverilerle hazırlanan işlere sadece oturduğu yerden copy-paste ile sahip olmak ve sanki kendi eseriymiş gibi yayınlamak..daha doğrusu çalmak..ne yazık ki evet!! Kopyalamaların ve çoğaltmanın tek bir klik ile mümkün olduğu bir teknoloji art niyetli insanlar için herşeyi mümkün kılıyor..
Ülkemizde düşünce ürünleri Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile korunuyor.
Bu konudaki davalara ise İstanbul, Ankara ve İzmir’de kurulan Fikri ve Sınai Haklar uzman mahkemelerinde bakılıyor.
Bana kalırsa cezai yaptırımların yanı sıra bu konu toplumsal düzeyde ele alınmalı ve mücadele edilmelidir..
Piyasadaki bir kitabı kopyalayıp satan bir korsan üretici kadar bunu almakta sakınca görmeyen tüketici de en az onun kadar suçludur..
Bunun yanı sıra bence bloglar arasında sanal hırsızlıklara karşı ortak bir proje başlatılmalı ve en azından bu tip olaylar fark edildiğinde ihbar edilebilecek bir blog açılmalı..
Ayrıca hukukçu olan blogger'ların ise konuyu daha kapsamlı bir şekilde ele alıp internet kullanıcılarını bilgilendirmeleri gerektiğini düşünüyorum..
Konu ile detaylı ilgilenenler için ise WIPO 'nun sayfası (World Intellectual Property Organization) ilgi çekici olabilir..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...