Thursday, November 27, 2008

Yine Raflardayım!

Bu öğlen çektim yukarıdaki fotoğrafı. Yolda yürürken çok mutlu oluyorum çizdiğim kapağı büfelerde görmekten:) Sanırım işimin en keyifli yanlarından birisi de bu.. 

Wednesday, November 26, 2008

Bir Reklam:)

Bu sabah güne yukarıda gördüğünüz " Granna" masa oyunlarını oynayarak başladık:) Hepsi 3-8 yaş grubu çocuklar için hazırlanmış. Hatta bazı oyunlar 2 yaş grubuyla bile oynanabilir ki biz özellikle oynayıp pek bir keyif aldık:) 
Ankara'da Panora, Armada, Real'daki Locopoco'larda, Kızılay'daki Dost'ta ve Ankamall'daki Toyiki'de satılmakta.
Ben bu haftasonu "Çuvaldaki Kedi"yi alacağım:) Çocuğu olan herkese tavsiye ederimmmm:)

Monday, November 24, 2008

Freddie'siz Geçen 17 Yıl!

Bugün muhteşem sesi ve yorumuyla birçok insanın kalbinde özel bir yeri olan Freddie Mercury'nin ölüm yıldönümü. 
Benim 15 yaşındayken harçlıklarımı biriktirerek sahip olduğum ilk kasetim Queen'in kasetiydi. Tam 16.000 lirayı denkleştirerek Kızılay'daki bir pasajdan alıp eve nasıl uçtuğumu dün gibi hatırlıyorum.
Geçmişe dönüp baktığımda Queen'in şarkılarıyla büyüdüğümü söyleyebilirim. Benim için yeri doldurulamaz olan Freddie'ye kocaman sevgilerimi yolluyor, bu haftayı Queen haftası ilan ediyorum. Tüm blog okuyucularına da en sevdiğim şarkılarından biri olan Innuendo 'yu hediye ediyorum...

Thursday, November 20, 2008

Yuppiiii:)))

(Bengi Gençer - Taş Üzerine Yağlıboya 8cm x 7cm MS XXI.yy , Ankara)
En iyi arkadaş canınızın sıkkın olduğu bir günde sımsıcak uyuyan kedisiyle içinize mutluluk katandır:))
Teşekkür ederim Bengi'ciğimmmm İyi ki varsın:))))

Tuesday, November 18, 2008

Sürüden Ayrılanı Kurt Kapar

Muhteşem bir şeydir sürüden olmak. 
Çünkü sürüden olanların yaşamlarının başı belli, ortası belli, sonu bellidir. Risk yoktur, mutluluk sabittir. Huzurludur, güvenlidir...
Sürüden ayrılanlar türlü saçmalıklar denizinde boğulurken meydan hep sürüdekilere kalır.  Bu hayatın değişmez kuralıdır.
Sürünüzü kaybetmemeniz dileğiyle:)

Çocuk İstismarına Son

Bugün sevgili Pelin Tüzün'den bir e-posta aldım. Kısaca yazdıkları aktarmak istiyorum:
"Biz bir avuç annenin artık, başta son olaylar olmak üzere, çocuk tacizleri konusunda ve suçluların bir şekilde(!) yırtmasından, sonra da çok büyük halt becermiş gibi televizyon televizyon dolaşıp zafer kazanmış muzaffer komutan edası ile söylemlerde bulunmasından fena halde midesi bulanmaya başlamıştır. Amacımız biz endişeli annelerin sesini mümkün olduğunca duyurmak ve çocuk istismarı konusunda yasalarımızda gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır. "
Başlattıkları kampanya'ya katılmak isteyenler için linki ekliyorum. Ve çocuklarımız için güvenli, huzurlu, mutlu bir gelecek diliyorum.

Thursday, November 13, 2008

Blues Zamanı :)

19. Efes Pilsen Blues Festivali  bu haftasonu Ankara'da:) Acayip yoğun geçen bir haftanın ödülü olacak bu bana.. Teşekkür ederim Meltem'cimmmmmm:) 
Not: Bu gece dolunay var!!! Keyfini çıkartın:)

Tuesday, November 11, 2008

Seramik Atölyesi İlk İşler

Dört kişiden oluşan seramik ekibimiz bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın katılımı ile beş kişiye ulaşacak. Her hafta iple çektiğimiz derslerin ilk ürünleri çıkmaya başladı:) 
Fotoğraftaki muhteşem rölyeflerimizin orijinallerini Anadolu Medeniyetleri Müzesinde görebilirsiniz:) Şimdilik teknik öğreniyoruz, çok yakında kendi tasarımlarımızı yapmaya başlayacağız. Kurumaya bıraktığımız sanat eserlerimiz konusundaki en büyük korkumuz ise içlerinde hava kabarcığı kalması. Eğer minicik bir kabarcık kalırsa bu eserinizin fırınlanırken parçalanmasına neden oluyor:( 
O nedenle başlarına bir iş gelmeden eserlerimizin fotoğraflarını çektiği için sevgili Defne'ye buradan kocaman teşekkürlerimi iletiyorum:) Özge'ye ise bir an önce blogunu güncelleyip eserini sergilemesini rica ediyorum:D

Monday, November 10, 2008

Benim Minik Vincent'ım:)

Arda öyle çok resim yapan bir çocuk olmadı hiç. Bende kesinlikle bu konuda onu zorlamadım. Çoğu zaman beni izlemeyi tercih etti. Son zamanlarda ise bu durum değişti. Artık çok büyük keyif alıyor resim yapmaktan. Bu resimi dün benim için yaptı:) Yaptığı resimlerde hep iki güneş oluyor. En çok maviyi seviyor. Bir de kayık çizmiş benim için:) Üzerimizde siyah kuşlar, açılıyoruz sonsuzluğa oğluşumla:) 
Bende Arda'cığıma akşam birlikte dinlemek üzere sevdiğim bir şarkıyı hediye ediyorum:) Minik Vincent'ım benim:D

Saturday, November 08, 2008

Hayatta Atamam!!!


Biriktirmeyi çok severim. Hayatta hiçbir şeyi çöp tenekesine tek seferde attığım görülmemiştir.
Kendi atıklarım dışında başkalarının atıklarına da musallat olduğum çoktur. Mesela "Aaaaa..Atılır mı canım o çöpe!!" cümlesi en çok kullandıklarım arasındadır. Bu konuda en iyi anlaştığım kişi Zuu'cuğumdur. O da biriktirmeye bayılır. Her objenin (kesinlikle çöp değil:) mutlaka bir zamanı vardır. Bekler bekler ve bir sanat eseri olarak karşımıza çıkar.
Arada birbirimize ikramlarda bulunuruz. İtiraf etmeliyim o bu konuda çok daha cömerttir:)
Örneğin, öğle aralarında içtiği San Pellegrino maden sularının kapaklarını benden hiçbir zaman sakınmamıştır:) Oysa şu an utanarak yazıyorum ki geçen hafta istediği teneke konserve kutularını "Bana lazım!" diyerek evden getirmemiştim :( (Ayrıca elinden kaptığım hazır düzleştirilmiş çokomel folyolarını saymıyorum bile!)
Tüm bu cimriliklerime rağmen geçen Cuma sabahı saat sekiz buçuk civarlarında Zuu'cuğum bana büyük bir sürpriz yaptı.

-Zuu: Sana mükemmel bir parça getirdim Pino'cum!
-Pino: Gerçekten mi:)) Nedir o?

Zuu montunun cebinde sakladığı Niğde Gazozu şişesini çıkartır:)

-Pino: Nereden buldun bunu Zuuuu:) (Gözler ışıldamış bir şekilde:)
-Zuu: Bizim mahalle bakkalında satılıyor. Doğa kasa kasa alıyor. Haftaya kapaklarından da getiririm.
-Pino: Teşekkür ederim Zuu'cuğum, bu iyiliğini unutmayacağımm:)))

Tabi şişe hemen çekmecemdeki yerini alır. Bu arada o çekmecedeki herşeyin yerini gözlerim kapalı bilirim ben. Ceviz kabuklarım nerede, meyve çaylarım nerede, sevdiğim kartlar, yapıştırıcılarım, güneş izleme gözlüğüm, tabletimin kalem uçları, kullanım klavuzlarım.... Bir gazoz kapağı bile eksilse anında fark ederim:)
Bu konuda ileride ne olurum bilemiyorum.
Ama şunu biliyorum ki yaşlandığımda çevremdekiler benden gizli gizli çöpe atacaklar tüm hazinemi:))
Yani şimdiden önlemimi almalıyım değil mi:))

Friday, November 07, 2008

İyi ki Geldin:)

2004 yılının soğuk bir Mart sabahı. Kucağımda Arda 5 aylık. Sıcak yatağında mutlu mesut uyuyan Bülo'cum dürtülür.
- Bülent uyan! 
- Ne var ? Ne oldu? (Kafayı yarım gözlerle kaldırarak)
- Ben hamileyim..
- Hadi yaa.. (uykuya devam)
2 dakika sonra faltaşı gibi açılmış gözlere -Neeee emin misin? sorusu gelir tabi:)
Zaten bu faltaşı gibi açılmış göz olayı hamileliğin sonuna kadar devam eder:))
Yarın şu yukarıda gördüğünüz yakışıklı 4 yaşını bitirecek:)
İyi ki geldin Deniz'ciğim:) Seni çok seviyorummmmmmmm:)
Not: Fotoğaf bizim bebelerin amcası sevgili Levo'cuğumuz tarafından çekilmiştir:)

Wednesday, November 05, 2008

Yarım Kalan İşler Mezarlığı

Bazı şarkılar bisiklete ne çok yakışır. Kulaklarınızda dönen şu şarkı eşliğinde bisikletle yokuş aşağı, gözleriniz kapalı, kollarınızı açmış bir şekilde rüzgarı kucaklamak (tabi Melekler Şehri filmindeki Meg Ryan gibi kamyona yapışmadığınız sürece:) harika olurdu değil mi...
Bu çizimi tamı tamına 1 yıl önce yapmıştım. Kedisi ile birlikte ağaç ağaç gezen küçük bir kız çocuğunun hikayesiydi. Resimli kitap olacaktı ama çoğu işim gibi YKİM dosyasına kaldırıldı. YKİM ne mi?? Yarım Kalan İşler Mezarlığı'nın kısaltılmışı:) 
Bu dosyada bulunan işlerimi emeklilik dönemimde tamamlamak üzere rafa kaldırıyorum. Hem o dönemlerimi de düşünmeli, beni yaşama bağlayan bir şeyler bırakmalı değil mi:)
O zaman ne yapıyoruzzz...linkini verdiğim şarkının sesini açıp "soooooo Pinooo can wait, she knows it's too late as she's walking on by...la lal laalaaaaaa:) şeklinde sözlerini azıcık değiştiriyoruzzz:)

Saturday, November 01, 2008

Çeken Bilir:)))








Zaten iki gıdımcık olan uyku süremi de bu şekilde bir mücadele ile geçiriyorum. Tabi ki sondan bir önceki kare sadece bilinçaltımdan ürettiğim bir çözüm yöntemi:)) Bu işin hallolması için bir operasyon varmış. Ama sevgili Bülo'cuğum bunu hiçbir şekilde kabul etmiyor. Değil operasyon, horladığını bile kabul etmiyor ki:)))
İşim zor yani.. İşin kötüsü Arda 'da horluyor:) Yani odadan kaçmak da çözüm değil. Anlayacağınız yakında ailecek Ankara Çoksesli Koro'sunu kurabiliriz:))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...