Monday, August 28, 2006

Biz geldiiik:)


Yaklaşık 10 günlük tatil maceramız sona erdi. Tatilimizi her ne kadar sadece Datça'da geçirmek üzere planlandıysak da bizim bebelerin müthiş performansı sonucunda bulunduğumuz mekanda maksimum 3 gün geçirebileceğimizi keşfettik. Böylelikle Akdeniz turumuz başlamış oldu.
Datça çok güzeldi. Şahane kumsalı ve mavi bayraklı denizi tam çocuklara göre. Bunun yanı sıra "Eski Datça" 'ya bayıldık. Dar sokaklarını keşfettik, Antik Bar'da buz gibi biralarımızı yudumladık, kedileri sevdik..Hergün güneşi kumsalda batırdık..3 günün sonunda Arda ve Deniz isyanlara başladı. Baktık yolculuk yapmayı ve değişik yerleri keşfetmeyi seviyorlar bari geze geze devam edelim dedik tatilimize. Sonraki hedef benim en en en çok sevdiğim Kaş'tı.
Öğle saatlerinde ulaştık Kaş'a ve hemen kendimize kalacak şirin bir pansiyon aradık. 1 ay önce en yakın arkadaşımın kaldığı Lale Pansiyon 'u bulmak zor olmadı. Bize en üst kattaki deniz manzaralı odayı verdiler. Sahile ise araba ile 10 dakika uzaklıktaki Büyükçakıl Plajında girdik. Kaş'ta kumsal olmadığından dolayı çocuklu aileler tercih etmeyebilir. Biz çok fazla rahat ve lüks aramadığımızdan dolayı fazla sıkıntı yaşamadık. Kalmak için aradığımız yerlerde önem verdiğimiz 2 nokta temizliği ve klimalı olmasıydı. Bunun dışında zaten tüm vaktimizi bulunduğumuz yeri keşfetmek ile geçirdik. Arda ve Deniz Kaş gecelerinde hiç yaramazlık yapmadılar. Bu bize cesaret verdi..Bülent ile neden biraz daha çılgın olmayalım dedik ve Olympos'a doğru hareket ettik. Yine öğlen saatlerinde ulaştık ve ilk olarak kalmak için gözümüze kestirdiğimiz yerlere baktık. Bülent ağaç evlerde kalalım dese de ben fazla abartmayalım istersen diyerek Pirate's Land'i uygun gördüm. Minik sevimli bungalow evimize yerleştikten sonra yaklaşık 20 dakika yürüyerek ve Olympos antik kentinden geçerek sahile ulaştık. Burada tek sıkıntı ufaklıkların arada sırada yorulup kendilerini yere atmalarıydı. Denize ulaştığımızda ise sahilin çok kalabalık olması fazla hoşumuza gitmedi. Ama deniz keyifliydi. Her zamanki gibi güneşin batışı izlenildi ve 20 dakikalık geri dönüş yolu biraz güç olsa da yüründü. Gece yemekten sonra ise bizim ufaklıklar kaldığımız yerin bahçesindeki hamaklarda uyuyakaldılar. Biz de bunu fırsat bilip yıldızlı gecenin keyfine vardık.
Tatilin sonuna doğru ise Bülent'in babannesine bizim bebeleri göstermek üzere Mersin'e doğru yola çıktık. Silifke yolu çok virajlıydı ve akşam saatlerine kaldığımız için yorucu oldu. Erdemli'de birçok tatil sitesi var, hepsi de en az 15-20 katlı. Gördüğümüzde çok şaşırdık deniz kenarına bu kadar katı nasıl çıkmışlar diye. Bize göre o güzelim sahile yazık etmişler. Bu civarda denize girilecek en güzel yer Kızkalesi'ydi. Deniz inanılmaz sıcaktı, kumu çok güzeldi ve hemen derinleşmiyordu. Kayınpederim bizim ufaklıklarla doyasıya yüzdü eğlendi, akşamları ise Adana usülü güveçler pişirdi. Babannemiz ise çok mutlu oldu.Geri dönmek hiç istemedik ama ne yazık ki tatil bitmişti. Yol nedeniyle biraz yorucuydu ama çok eğlenceliydi. Eğlendik mi.. eğlendik, gezdik mi..gezdik, kafayı yediğimiz anlar oldu mu..oldu. Peki bunlara değdi mi..kesinlikle..O nedenle eğer siz de bizim gibi Herşey Dahil'li Tatil Köylerinden hazzetmiyorsanız bu şekilde macera dolu bir tatili kesinlikle öneririm. Biz şimdiden gelecek yılın planlarını yapmaya başladık mesela:))

Thursday, August 10, 2006

Tatilllll:))))


İzin aldım ben yaşasınnn:) Haftaya perşembe yola çıkacağız..ilk defa 2 ufaklıkla birlikte tatile gidiyoruz. Artık bunun adı tatil mi olur bilmem ama değişik bir tecrübe olacağından eminim. Şimdiden bavulları hazırlamaya başladım..Sanırım Bülent görünce şoka girecek.. Ama ne yapayım 2 ufaklık olunca bizim eşyalardan çok onlarınki yer tutuyor..Bir kere Arda'nın lazımlığı maşallah kral tahtı gibi:) ve de ilk yanımıza alınacak şeyler listesinde...Ivırı zıvırı derken bebelere 1 bavul, 1 çanta..Bizim için 1 bavul..Buzlukların koyulacağı çanta..Ee, bir de malum Adanalı olan sevgili eşimin her daim yanında taşıdığı mangal (balayında bile!!!) Aklıma gelmişken, ben kesinlikle Adanalılarda mangal geninin bulunduğuna inanıyorum:)..İnsan arabasında mangalı ve kömürü ile gezer mi allah aşkına:) "durunnnn..mangalım geldi çabuk ateşi yakınn.." şeklinde bir durum:)
Neyse, bunun yanısıra botu, deniz yatağı, paleti falan derken bagajda yer kalmayacak..bu sefer arka koltuklarda 2 çocuk koltuğu olacağından orada da yer yok..kesinlikle dikkatli hazırlamalıyız bavulları..çünkü genelde hamal gibi kullanmadığımız şeyleri getirip götürüyoruz..
Ayyy..çok heyecanlandım ben şimdi:) Gerçekten çok ihtiyacım var kafamı boşaltıp dinlenmeye..
Bakalım bu iki canavar izin vereceklermi buna merak ediyorum:))

Monday, August 07, 2006

Gelip Giden Akıl ve İlk Kişisel Sergi



Yaklaşık iki gündür son derece bozuk bir ruh durumu içerisinde, karmakarışık bir kafa ile dolanıp durdum. Yaşamım boyunca aşırı hassas olmamdan ve de karşımdaki insana gereğinden fazla değer vermemden dolayı hep acı çekmişimdir.. Şimdi de pek farklı değil durum..ama yavaş yavaş atlatıyorum... Kafamdaki sorulara cevap bulamıyorum ama artık sorgulamıyorum da.. Sonuç itibarı ile gelenler geliyor arada bir ama bu da geçecek inanıyorum:))) tek istediğim eski neşeli hayatıma yeniden kavuşmak..
Bu arada ilk kişisel sergimi geçen günlerde bahçemizdeki çam ağacında açtım:) Şimdi yukarıda görmüş olduğunuz mavi kediyi abimin tatlı eşi canım Çiğdem'ciğime yaptım.
Eserimin çıkış noktası ise yeni evlerinde çivi çakmaları yasak olduğundan dolayı daha önce çakılmış olan çivileri değerlendirme operasyonu:) Koridorlarındaki çiviyi görünce aklıma bu tabloyu yapmak geldi. Yani Koridor Kedisi :)
Tuval üzerine akrilik boya (Daler-Rowney System3) ile yaptım. Sürekli bilgisayarda birşeyler çizmekten o kadar sıkılmışım ki gerçek boyalarla uğraşmak, renkleri birbirine karıştırmak oyun gibi geldi bana.. çok eğlendim yaparken..teknik anlamda çok fazla bilgim yok ama deneye yanıla içimden geldiği gibi çizip boyuyorum..Şimdilerde ise çocuk odalarına yönelik tablolar yapmayı planlıyorum..
Eğer arada bir benim gibi bunalıma giriyorsanız resim yapmanızı öneririm..Hem kafanızdaki düşünceleri dağıtıyor, hem de ortaya bir eser çıkartmanın mutluluğunu yaşatıyor...

...

Wednesday, August 02, 2006

Illustration Friday:Clean

As this week's theme is "clean" for Illo Friday, I wanted to illustrate the difficulties of toilet training process.

Son 1 aydır Arda'nın tuvalet eğitimi ile uğraşıyoruz. "Hava sıcak, açın çocuğun altını" diyen büyüklerimizi dinleyerek saldık ortaya bizim elemanı..
Ne yalan söyleyeyim bu yazıyı okuyan tanıdıklar varsa mümkünse bu iş hallolduktan sonra bize gelsinler misafirliğe falan..Çünkü bizim ufaklık sağolsun köşe bucak nereyi uygun görürse hallediyor. Evde uyuşturucu bulan köpeklere döndüm..Elimde plastik torba ve deterjanlı bez her yeri koklaya koklaya geziyorum. Zaten dalgınım, hayal alemindeyim, misafirlerim bir kazaya kurban gitsinler istemem :)

Salak Olmayan Okumasın!!!


Nedenini bildiğim çözümünü ise ne yazık ki bilemediğim bir salaklık sorunum var şu sıralar..
Ufacık bir örnek:
Akşam saatleridir, Pino hoplaya zıplaya Arda ve Deniz'in çamaşırlarını yıkamak için banyoya koşar..Çamaşır makinasına güzelce deterjanı , yumuşatıcıyı koyar ve 60 dereceye ayarlayıp boş bir şekilde çalıştırır..1.5 saat kendi kendini yıkayan makinanın aslında boş olduğunu fark etmez..Yıkama programı biter ve Pino bir süre oyalandıktan sonra çamaşırları çıkartmak üzere makinanın kapağını açar..Bomboş bir tambur ile karşılaşınca sevinir, "Aaa, ne güzel Bülo çamaşırları ben söylemeden asmış!" (görüldüğü üzere salaklık devam ediyor:) diye düşünür..Hemen gidip doğru dürüst asmış mı diye kontrol etmek ister (hem salak hem fesat:) Tabi ki bomboş bir çamaşır teli ile karşılaşır..Hala çamaşırların nereye gitmiş olduğunu anlayamaz..Daha doğrusu gerçeği kabul etmek istemez.. En iyisi bir kadeh şarap içip herşeyi unutmaktır:)
İşte böyle..daha bissürü şey var da yazmayayım, utanıyorum:) Niye böyle oldum ben anlamıyorum..Anneme göre hayal dünyasında yaşıyormuşum..Belki de haklıdır ne bileyim....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...