
Yaklaşık 10 günlük tatil maceramız sona erdi. Tatilimizi her ne kadar sadece Datça'da geçirmek üzere planlandıysak da bizim bebelerin müthiş performansı sonucunda bulunduğumuz mekanda maksimum 3 gün geçirebileceğimizi keşfettik. Böylelikle Akdeniz turumuz başlamış oldu.
Datça çok güzeldi. Şahane kumsalı ve mavi bayraklı denizi tam çocuklara göre. Bunun yanı sıra "Eski Datça" 'ya bayıldık. Dar sokaklarını keşfettik, Antik Bar'da buz gibi biralarımızı yudumladık, kedileri sevdik..Hergün güneşi kumsalda batırdık..3 günün sonunda Arda ve Deniz isyanlara başladı. Baktık yolculuk yapmayı ve değişik yerleri keşfetmeyi seviyorlar bari geze geze devam edelim dedik tatilimize. Sonraki hedef benim en en en çok sevdiğim Kaş'tı.
Öğle saatlerinde ulaştık Kaş'a ve hemen kendimize kalacak şirin bir pansiyon aradık. 1 ay önce en yakın arkadaşımın kaldığı Lale Pansiyon 'u bulmak zor olmadı. Bize en üst kattaki deniz manzaralı odayı verdiler. Sahile ise araba ile 10 dakika uzaklıktaki Büyükçakıl Plajında girdik. Kaş'ta kumsal olmadığından dolayı çocuklu aileler tercih etmeyebilir. Biz çok fazla rahat ve lüks aramadığımızdan dolayı fazla sıkıntı yaşamadık. Kalmak için aradığımız yerlerde önem verdiğimiz 2 nokta temizliği ve klimalı olmasıydı. Bunun dışında zaten tüm vaktimizi bulunduğumuz yeri keşfetmek ile geçirdik. Arda ve Deniz Kaş gecelerinde hiç yaramazlık yapmadılar. Bu bize cesaret verdi..Bülent ile neden biraz daha çılgın olmayalım dedik ve Olympos'a doğru hareket ettik. Yine öğlen saatlerinde ulaştık ve ilk olarak kalmak için gözümüze kestirdiğimiz yerlere baktık. Bülent ağaç evlerde kalalım dese de ben fazla abartmayalım istersen diyerek Pirate's Land'i uygun gördüm. Minik sevimli bungalow evimize yerleştikten sonra yaklaşık 20 dakika yürüyerek ve Olympos antik kentinden geçerek sahile ulaştık. Burada tek sıkıntı ufaklıkların arada sırada yorulup kendilerini yere atmalarıydı. Denize ulaştığımızda ise sahilin çok kalabalık olması fazla hoşumuza gitmedi. Ama deniz keyifliydi. Her zamanki gibi güneşin batışı izlenildi ve 20 dakikalık geri dönüş yolu biraz güç olsa da yüründü. Gece yemekten sonra ise bizim ufaklıklar kaldığımız yerin bahçesindeki hamaklarda uyuyakaldılar. Biz de bunu fırsat bilip yıldızlı gecenin keyfine vardık.
Tatilin sonuna doğru ise Bülent'in babannesine bizim bebeleri göstermek üzere Mersin'e doğru yola çıktık. Silifke yolu çok virajlıydı ve akşam saatlerine kaldığımız için yorucu oldu. Erdemli'de birçok tatil sitesi var, hepsi de en az 15-20 katlı. Gördüğümüzde çok şaşırdık deniz kenarına bu kadar katı nasıl çıkmışlar diye. Bize göre o güzelim sahile yazık etmişler. Bu civarda denize girilecek en güzel yer Kızkalesi'ydi. Deniz inanılmaz sıcaktı, kumu çok güzeldi ve hemen derinleşmiyordu. Kayınpederim bizim ufaklıklarla doyasıya yüzdü eğlendi, akşamları ise Adana usülü güveçler pişirdi. Babannemiz ise çok mutlu oldu.Geri dönmek hiç istemedik ama ne yazık ki tatil bitmişti. Yol nedeniyle biraz yorucuydu ama çok eğlenceliydi. Eğlendik mi.. eğlendik, gezdik mi..gezdik, kafayı yediğimiz anlar oldu mu..oldu. Peki bunlara değdi mi..kesinlikle..O nedenle eğer siz de bizim gibi Herşey Dahil'li Tatil Köylerinden hazzetmiyorsanız bu şekilde macera dolu bir tatili kesinlikle öneririm. Biz şimdiden gelecek yılın planlarını yapmaya başladık mesela:))