
Geçen hafta Arda ve Deniz şeffaf plastik bardaklar içinde birer yumurta taşıyarak geldiler kreşten. "Hayırdır nedir bu yumurtalar?" diye masum masum sorduğumda başımıza geleceklerden habersizdim tabi ki. Meğersem bu bir hafta sürecek bir sorumluluk projesiymiş. Çocuklar beş gün boyunca bu yumurtaları yanlarında kırmadan taşıyacaklarmış.
Bizimkiler de iyice havaya girmiş vaziyette.
Deniz Peknos adını verdiği yumurtasını koyacak yer bulamadı. Garibim yumurta elinde dolanıp duruyor. Arda ise Civciv adını verdiği yumurtasını gelir gelmez girişteki dolabın üzerine koydu ve sabaha kadar uyuyacak burada diyerek olayı çözdü. Deniz ise Peknos aşağı Peknos yukarı evin içinde fır dönüyor. Yemek yiyoruz baş köşede, puzzle yapıyoruz sehpanın üzerinde.. Mutfağa su almak için birlikte koşarlarken pat diye bir ses! Arkasından bir çığlık "Peknos öldüüüüüüüü... Böhüüüü!" Anne yüreği dayanır mı. "Dur , tamam sakin ol.. hemen yaparım ben sana bir Peknos daha" diyerek kendimi cezveye yumurta yerleştirirken buldum. Neyse 10 dakikanın sonunda 2.Peknos hazırdı. Birlikte yine zibidiliklere devam ettiler. Yatma faslı geldiğinde Peknos'un da kendi yatağında yani plastik bardağında yatması gerektiğini söyledim. Tam "Ama anneeeee" derken pat diye bir ses. 2. Peknos'da yumurta cennetini boylamıştı. Tabi arkasından bildik çığlık ve "Peknos öldüüüüüüüü..böhüüüüüüü" Bu sefer tepeler atmıştır tabi ki.. "Tamam artık yatıyorsun! Sabah kalktığında hazırlayacağım sana yeni Peknos'u.." diyerek 2. Peknos'u Bülent'e yedirdim:)
Sabah olduğunda çok sorumluluk sahibi!! bir anne olarak 3. Peknos'u da 10 dakika haşladıktan sonra bebelerin odasına uyandırma servisi olarak girdiğimde Deniz daha hiç bir şey demeden yataktan doğrulup "Peknos'um neredeeee?" diye bağırdı. Hemen koşup getirdim. Bu sırada Arda uyandı. Giyinme faslından sonra Arda'da koşup Civciv'i eline aldı. "Bak anne benim Civciv'ime hiç bir şey olmadı" derken pat diye bir ses! Tabi arkasından bir çığlık "Civciv öldüüüüüüüüü..böhüüüüü....." Çıkmamız için tam 4 dakika var. Kan beynime fırlamış vaziyette. Koşup buzdolabından çıkarttığım yumurtayı cezveye atıp 3 dakikada pişmesi için ocağın altını iyice açınca kaçınılmaz olarak hayata 3 kocaman çatlak ile başlayacak yeni bir Civciv'imiz olmuştu. Hemen düzgün görünen yerini yukarıya getirip çatlak yerlerini bardakta bulunan süslerle saklayıp "Bak, eğer Civciv'i bardaktan çıkarırsan çatlar . Tamam mı? " diyerek olayı çözdüm. Arabaya binerken Bülent "Akşama bir koli yumurta alayım mı?" diye sorduğunda ben dolapta kalan yumurta sayısını hatırlamaya çalışıyordum.
Ayrıca öğretmenimize de başımızdan geçenleri yazdım. Tabi günün akşamında öğretmenimizden küçük bir fırça yemiştim seri Peknos üretimim nedeniyle:)) Tabi ya , bu çocukların sorumluluk projesiydi, ama hangi anne çocuğunun boynu bükük kırık yumurtasıyla okula gitmesini ister ki:))
İlk günü atlatmıştık. İkinci gün sakin geçmiş, 3. Peknos ile 2. Civciv birbirlerine alışmışlardı. Ama Arda yavaş yavaş bu işten sıkılmaya başlamıştı. Her sabah ya ben ya Bülent elimizde 2.Civciv peşinden koşturup durduk unutmasın diye. Neyse ki bu çok uzun sürmedi, halimize acımış olacak ki üçüncü günün akşamına eli boş bir şeklide döndü eve.
Bülent "Arabaya binerken elindeydi." dese de birden sırra kadem basmıştı 2.Civciv. Arda ise sorduğumuzda yüzünü buruşturup kaçıyordu. Dördüncü gün olayı öğrendik. Bizim velet arabaya binerken atmış 2.Civciv'i. Bu sorumluluk projesini sıkıcı ve aptalca bulmuş:) Sorunu kökten çözmüş:)
Deniz ise tam tersi acayip bağlanmıştı 3. Peknos'a. Geri kalan günlerde onunla idare ettik:) Beşinci günün sonunda ailecek rahat bir nefes aldık:)
Proje bitti. Ama Deniz hala Peknos'unun hayaliyle yaşıyor. Dün kahvaltı yaparken haşlanmış yumurtayı burnuma sokup "Anne bak, Peknos gibi kokuyor değil mi? Ne güzel!" diyerek bana resmen korku filmi atmosferi yarattı:)) Umarım bir daha böyle bir proje ile gelmezler eve. Gerçekten zorluk çekiyorum yeni eğitim sisteminin mantığını anlamakta. Pazarda limon sattırsam eminim çok daha sorumluluk sahibi olur bu tosbağalar.
Bu şarkı "Yumurta Bebekler Projesi" kapsamında perişan olmuş ailelere adanmıştır:))
Runaway Train - Soul Asylum