Wednesday, September 28, 2005
Happy Birthday to meeeeeee:)
This week's theme for illo friday was "fresh" and it wasn't difficult for me to illustrate the topic. In two days I will be 30 years old:) so this illo reflects my feelings about it.
Artık 20li yaşlara veda etme vakti geldi benim için:) Şimdi çok garip olacak ağzımı doldura doldura otuz yaşımdayım demek! Neyse ki iki günüm daha var:) Sonuna kadar değerlendirmek lazım:))
İyi ki Eylül ayında doğmuşum... iyi ki "terazi" burcu olmuşum:) iyi ki yetenekli olmuşum:)))) (teşekkürler annecim aktardığın genler için:)) Çok kendimi beğenmişim bugün ama idare ediverin artık doğum günü çocuğuyum ne de olsa:))))
Sunday, September 25, 2005
Bülo'm ve Ben Nasıl Tanıştık?
Herşey 1986 yılının baharında başlamıştı. Tüm yıl boyunca dershanelerde ve özel derslerde Anadolu Liseleri sınavına hazırlanmış ve büyük umutlarla girdiğim sınavı kazana kazana Arı Kolejini kazanarak çıkmıştım.
(Kaynak:1986 yılına ait Milliyet Gazetesi)
Tabi ki moral çöküntüsü vardı ama yapacak birşey yoktu" her işte bir hayır vardır" diyerek annemin ve babamın elinden tutup kayıt olmaya gitmiştim Karanfil sokaktaki küçük gri binaya.... Bilemezdim tabi evleneceğim kişinin de o okulu kazanalar arasında olduğunu!! Neyse okula başlamıştım ve kısa sürede birçok arkadaş edinmiştim. Okulun bir özelliği de tüm dönem öğrencileri birbirlerini tanısınlar diye her sene sınıflar karıştırılırdı. Bakın şu kaderin işine ki Pinocuk, Bülosu ile 7 yıl boyunca hiç aynı sınıfa düşememişdi!. Birbirimizi sima olarak biliyorduk ama bir türlü tanıştırılmamıştık. Tabi doğal olarak tüm eğitim hayatımız boyunca karman çorman farklı sınıflarda okuduğumuzdan dolayı birsürü ortak arkadaşımız vardı. Ama yine de bir allahın kulu bizi tanıştırmamıştı:(
Lise bitmiş sira üniversite sınavı gelmişti.... Ben yine dershane ve özel ders maratonuna başlamış kaptırmış gidiyordum...Mimarlık hayallerimi süsleyen meslekti ama yine sınav sonrası kendimi alakasız bir bölüm olan İstatistik'te bulmuştum. Bülo ise Bilgisayar Mühendisliği istermiş hep ama o da Diş Hekimliği bölümünü kazanmıştı iki-üç puan farkla.... Üniversitenin ikinci yılında içimden bir ses "kızım ne işin var senin burada..ne güzel çizimler yapıyorsun, git sevdiğin işle uğraş" dedi ve ben arkadaşım ile birlikte Ankara Kalesi'nin biraz aşağısında kalan tarihi Pirinç Han'da şu anda sadece adını hatırladığım (mehmet) ressamın yanında desen çalışmaya başlamışdık. Haftanın iki gününü bu muhteşem yerde geçiriyor, ressamların atölyelerini hayranlıkla geziyor, güzel sanatların sınavlarına hazırlanan ya da bu bölümlerde okuyan tipleri acayip kıskanıyorduk... Neyse, bu bahsettiğim mekana gitmek için önce dolmuşa biniyor sonra Hacettepe'nin önünden yukarıya doğru yürüyorduk. O gün yine bu yürüyüşümüzü yaparken arkadaşım çok acıktığını ve mutlaka birşey yemesi gerektiğini söyledi. Ben de söylene söylene iyi bari şurda vardır birşeyler diyerek "Feycan" ( bir zamanlar öğrencileri bozuk mayonez ile zehirlediğinden kapatılan mekan ki bu arkadaşımda o olayda zehirlenmişti!!!) adlı kafeteryaya gittik. Tam tostlarımızı ısıracakken okuldan samimi olduğumuz bir arkadaşımız göründü giriş tarafında ve yanında da Bülocum:)
Neyse tanışma faslı, falan filan derken bunlarda takıldı bizim peşimize Pirinç Han'a doğru. Zaten yeni başlayan sanat hayatım da bu şekilde o gün sona ermişti! Sanırım saatlerce konuşmuştuk.. Günün sonunda ertesi gün için sinemaya davet edilmiştim bile:)
(Kaynak: Yazara ait arşiv)
Üç gün sonra çıkmaya başlamıştık... Çok güzel günlerdi... Bülom arkadaşları ile bir rock grubu "Disorder" kurmuştu ve gitar çalıyordu. http://www.dnadeath.org/dna/bands/d/disorder.asp Ben ise onların stüdyo çalışmalarına gidiyor, pasta börek ile grup elemanlarını besliyordum. Gezdik tozduk eğlendik...şimdi düşünüyorumda ne kadar dertsiz tasasız günlermiş onlar:)
Aradan 3 yıl geçmişti..Üniversiteyi önce ben bitirmiştim çünkü onların eğitimi 5 yıl sürüyordu. ( Bu arada ben, sona eren resim hayatımdan sonra 2 yıllık bir moda okuluna devam edip üniversiteyle aynı anda mezun olmuştum) İstatistikçi bir stilisttim artık! Mezun olduktan sonra halen çalıştığım tekstil firmasında işe girmiştim.. Bulocumsa bir yıl sonra mezun oldu ve Anadolu'nun güzide bir şehrinde asistan olup doktoraya başladı. Ben ise hem işe gidiyor hem de adamakıllı bir tasarım eğitimi almak için araştırmalar yapıyordum. En sonunda Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünün master programına kabul edilmiştim.Hayallerimin okulunda günler çok güzel geçiyordu ama Bulocumdan ayrı kalmak çok acıydı. Bizde 2001 yılında evlenerek bu ayrılığı sona erdirdik. Ama ne yazıkki master devam ettiğinden dolayı Ankara yollarını arşınlamaya başlamıştım. Neyseki 2. yılımızda Ankara'ya transfer oldukda rahata erdik. Masterı karnımda Arda ile bitirdik. Oğluşum pek bilgiç bir şekilde doğdu bu yüzden. Kolay mı kaç sayfa tez yazmıştı ne de olsa!
Arda'cık doğdu ve hayatımız çok farklılaştı...artık çok büyük bir sorumluluk vardı üzerimizde. Biz daha bu ufaklığa nasıl en iyi şekilde bakacağız, nasıl yetiştireceğiz derken 14 ay sonra Deniz'cik geldi dünyaya ...İyiki de gelmiş...şimdi günlerimiz o kadar dolu geçiyor ki, gün nasıl bitiyor anlamıyoruz. Tabiki onların bu şekilde kolayca büyütülmesindeki en büyük pay sevgili anneanneciğiyle sevgili babanneciği:) Bu nedenle bize çoğu zaman sadece sevmek kısmı kalıyor:)Ben bu oyunda, benim bildigim evli olan blog sahiplerinin tümü sobelendigi icin kimseyi ne yazik ki sobeleyemiyorum..
Monday, September 19, 2005
Karamela Açıldı!!!
Iste magazanin distan gorunusu, tabelamizi yetistiremedik ama sanirim onumuzdeki hafta yapilacak..simdilik benim gecen hafta nakis olarak tasarladigim flamalari kullaniyoruz. Markamiz "Karamela"
Girise bebek kiyafetlerini yerlestirdik, hem cok renkliler hem de minik minik ilgi cekiyorlar
Hipopotamlar hep en sevdigim hayvanciklardan olmuslardir. Bu nedenle en favori tasarimim, anne ve yavru hipopotam bebek battaniyesi :) hippolarin icine elyaf koydum, resimde belli olmuyor ama cok pofuduk oldular:)
Ve de renk secenekleri...turuncu ve mor ne yazik ki kalmamis o nedenle fotoda yoklar :(
Tavsancik karni acikan ufakliklar icin tasarlandi.. Civcivli onluk ise yerinde duramayan miniklere....
Bu da meyve grubumuz...Canli renkleri istah aciyor:)
O` piti piti markasini Karamela markasinin icinde yer alan yeni dogan grubu icin tasarladim. 3 lu paketlere tulden keseler diktik, bence guzel bir hediye secenegi oldu...
Tamam kabul ediyorum, biraz tembellik yapip eski cizimlerimden poster yaptirdim ama sevimli oldular. Bu hafta da giris tarafinda raflarin uzerinde kalan bolumle tavana kadar olan kisma metraj desen cizecegim. Oldukca buyuk olacak, bitince onu da yayinlarim. Bu arada perde nasil? Bir gun boyunca makinalarin basinda islettirdim, hem de tam 4 farkli renk, canimizin istedigi rengi degistire degistire takariz artik!! (Cocuklarin cepleri gercekten cep, pantalonunun askisina dugme de dikecektik ama yetismedi)
Saturday, September 17, 2005
En Sonunda Magazamizi ACTIIIK :)
Thursday, September 15, 2005
ELMA YE #2
MALZEMELER:
9 çorba kaşığı tepeleme un
6 çorba kaşığı pudra şekeri
3 yumurta
125 gr margarin
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
4 adet büyük boy yeşil elma
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz
1/2 su bardağı şeftali reçeli (başka bir reçelde olabilir)
1 çorbakaşığı bal
Karamelize işlemi için: 1 çay fincanı şeker
1 çay fincanı su
3-4 damla limon suyu
YAPILIŞI:
Elmalı turtayı yapacağım kalıbın içerisinde şeker ve suyu kaynattım, kaynama sırasında limon suyunu ilave ettim ve 10 dakika gibi bir sürede şeker karamel haline geldi. Ayrı bir cezvede margarini erittim, 1-2 kaşığını soğuyan karamelin üzerine dökerek kaşıkla yüzeyine yayılmasını sağladım. Soyulmuş ve dilimlenmiş elmeları 1 kat karamelli tabana dizdim. Üzerine dövülmüş cevizleri döktüm. Cevizlerin üzerine şeftali reçelini gezdirdim ve 1 kat elma daha dizdim. Başka bir kapta yumurta, vanilya ve şekeri çırptım. Elenmiş un ve kabartma tozunu yavaş yavaş ekledim. Mikser ile akışkan bir hamur olacak şekilde karıştırmaya devam ettim. Daha sonra elmalarımın üzerine eşit dağılacak şekilde döktüm. 170 derece ısıtılmış fırında 40-45 dakika arası pişirdim. Fırından çıktıktan sonra ılık iken servis tabağına ters çevirdim.
Ben tatlımın üzerine tarçın serperek servis yaptım, isteyenler pudra şekeri de serpebilir. AFİYET OLSUN :)