
Çocuk olmak çok enteresan birşey. Şimdi geriye dönüp baktığımda o günlerden aklımda kalan tek tük anılar, mutluluklar, hüzünler, kaygılar şu anda küçük ve tatlı bir tebbessüm sağlıyor dudaklarımda.
Mesela benim çocukken hiç boyama kitabım olmadı.. hani şu üzerlerinde boyansın diye çiçekler böcekler çizilmiş olanlardan.. Çok kitabım oldu, çoğu çizgi roman ve resimli hikayelerdi ama annem hiç almadı o boyama kitaplarından. Onun yerine saman kağıdından DMO antetli defterlerim oldu benim. Tabi ki tek yüzleri hep yazılıydı, bir önceki yılın gelir gider veya personel kayıtlarının tutulduğu çizelgelerdi.
Geometrik şekilleri çizmeye yarayan şablonlarım da olmadı hiç..Eğri büğrü de olsa kendim çizerdim dairemi, üçgenimi, beşgenimi..
Resim-iş derslerimizde yaptığımız faaliyetler arasında alçıdan döktüğümüz kalıpları boyamakta vardı. Arkadaşlarım hazır aldıkları Mickey Mouse'lu Donald Amca'lı kalıplarına döktükleri alçıları cillop gibi çıkarır boyar, ben ise annemin bana verdiği dikdörtgen kalıba döktüğüm alçının üzerine çizdiğim deseni bana gösterdiği şekilde kazıyarak kabartırdım. Tabi sonuç olarak herkesin mükemmel ördekleri, fareleri ve kedilerinin yanında benim eserim oldukça yamuk yumuk kalırdı.. Ama bizim evin kuralıydı, bu tip şeyler ben çok istememe rağmen hazır alınmaz, yapılırdı:) (tabi bunda bir Kayserililik payı da yok değil hani:))
İlkokul 1.sınıfa ait anılarımdan beni en çok etkileyen ise fasulyelerdi. Mutlaka herkes kullanmıştır okuma yazmayı sökerken o fasulyeleri ve çubukları. Öğretmenimizde bizden bir sonraki gün için istemişti fasulyelerimizle birlikte gelmemizi. Heyecanla annemden istemiştim tabi bende. Ertesi gün okula büyük bir sevinçle hiçbiri birbirinin aynı olmayan kocaman bir kutu beyaz organik fasulyelerimle gitmiştim. Herkes çantasından kendi fasulyelerini çıkarttığında ise içimdeki sevincin yerini kocaman bir iç burukluğu almıştı. Arkadaşlarımın fasulyeleri şeker gibi, rengarenk, aynı boy ve pırıl pırıldı. Hatta bazılarının ki şeffaftı bile.. Benim fasulyelerim ise tüm gerçeklikleriyle beyaz beyaz sırıtmışlardı tüm gün bana..Neyse ki üzüntümü gören annem hemen almıştı bana da istediğim plastik renkli fasulyelerden.. Ama o gün yaşadığım hayal kırıklığı içime işlemişti çoktan:) Şimdi bunları hatırladığımda çok komik geliyor ama bu tip şeyler çocukken yaşadığınızda sizi derinden etkileyen anılar olabiliyorlar.
Neyse, bu küçük anıdan sonra şu sıralar kafamı kurcalayan meseleye gelirsek, şimdi ben kararsızım, benim ufaklıklara boyama kitabı almalı mıyım yoksa kendi desenlerini kendilerinin çizmelerini mi sağlamalıyım..Sanırım ben ikinci yöntemi izliyorum şu sıralar..Her ne kadar annem bana almadığı o kitapları torunlarına alsa da ben hiçbirini beğenmiyor hatta kızıyorum ona. Çünkü çoğu çok çirkin resmedilmiş ne olduğu belli olmayan çizimler..Bence bu konuda çok seçici olmalı, çocuklara kitap seçerken illustrasyonları mutlaka dikkate almalıyız. Ve kolaya kaçmamalı yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaları için fırsat tanımalıyız. Ben şimdi düşünüyorum da iyi ki hiç boyama kitabım olmamış:)))